entry'ler (107)

sözlükle ilgili istekler

keşke sözlük nicki bir kere olsun değiştirilebilseydi.

veremem sana acımı

düş sokağı sakinleri'nin... -devamını getirmeye düşlerim izin vermiyor.-
Haymatlos konserindeki halinin kesinlikle dinlenilmesi gereken şarkıdır. o gitara vuruşuyla, o ritimle, o sözlerle sizi alır, alır ve alır. götürür.
http://www.myspace.com/vi...-ac-m-haymatlos/106925616

iz bırakan kitap cümleleri

"Bir şeye inanmak istemeyince, duyduklarımızın yalan olduğuna inanmak daha kolay oluyordu..."
"Her şey geçmişte kalıyor ama hiçbir şey geçmiyor."
(Kahraman Tazeoğlu-Susacak var)

kahraman tazeoğlu

"...Bak sana hala sevdiğim diyorum; çünkü ben seni içimden terketmedim! Çünkü ben seni intihar etmedim. Çünkü ben uğruna ölebileceğimi sandığım biri için yaşadım hep!"Araz kitabı ile beni benden alan, duygulara tercüman olan ve yazdıklarında herkesin kendisini bulmasını sağlayan mucize yazar.

sketchup

kullanılması basit, 2d-3d arasında geçişler yaparak resimlerinize 3d özelliğini kazandıran program. özellikle ev, kule vb. tasarımı ve 3d yaparak google earth veya bing mapse aktarımı sağlar.

arafta

mükemmel bir mabel matiz şarkısıdır. gerek sözleri, gerek melodisiyle değişik bir havaya sokar sizi. kafasını alıp başka yerlere gitmek isteyenlere, ve herkese şiddetle tavsiye edilir.
--spoiler--
saçlarımı öpen rüzgâr
siyahıma sarı çalan o yıldızlar
sessiz bir kıyametin karnında kayboldular......

sustur bütün yerli yersiz kımıldayan gölgeleri içinde
bu karanlık sokaklar
yalnız onların değil..
--spoiler--

yaran facebook ayarları

görsel
helal olsun, iyi yapıştırmış cevabı denilecek türden.

hayata dair iç burkan detaylar

görsel
bir haber sitesinde gezerken bu resimdeki çocuğa rastlamanızdır. bir anda değişik -olmadık- duygular hissedersiniz. çocuğun gözlerine iyi bakın. orası somali ve insanlık kuraklıkla boğuşmaktadır. tabi resim sadece iç mi burkar, orası size kalmış...

yeterince

ahmet selim'in güzel bir eseridir.
hiç oynamadım yeterince... ama bilirim ki dağılınca insan, iskambil kağıtları gibi dağılır. ters düz olarak düşse bile yere düz görünür, kupa papazı veya sinek valesi gibi. maça kızı iki sevdanın arasındadır hep, kararsız bir kara sevdada adına en az iki şiir yazılmıştır.
hiç sevilmedim yeterince... ama bilirim ki sevilince insan şımarık çocuklar gibi görünür, umursamaz hayta bir yürüyüş bürünür adımlarında. göğüs ilerde, baş dik bando takımında en önde yürüyenler gibi..misketle geçti benim o yıllarım, bir trampet paketi bile tutmadan bir çift göze bile değmeden.
hiç ayrılamadım yeterince... hep bir gölgeydi sevdiklerim, güneş varken kovsam gitmeyenler, karanlık olunca yalvarsam kalmazlardı. az az herkestim ben, hiçkimsede tam olmayan. bedenim bana aitken gölgesi başkasında... araftı hep haritada açtığım ilk sayfa. aynalarda başka birinin saçlarını tarayarak döktüm saçlarımı, benim gözlerimin derdiydi akan; başkalarının yanakları yaşlar içindeyken...
hiç yazmadım yeterince, hıçkırarak ağlamadım feryat figan göğsümü yırtar gibi bağırmadım hiç. biliyorum ki sorucaktınız "neyin var" diye bir cevabım olsa yapacaktım tüm bunları, cevabım olmadı ki "yeterince"...

aşkın masum çocukları

funda arar'ın 2011 albümüdür. albümdeki tüm parçalar mükemmel ve eşsiz güzelliktedir. özellikle herkes gibisin, sen ve ben, aşkın masum çocukları, iki sevda iki hata, aşkın bana değdi değeli, ikimiz(nerdeyse hepsini saydım ama demiştim hepsi mükemmel diye.)

incir reçeli

--spoiler--
sana dokunmak, hayatın içinde durup dinlenmek gibi...
sana dokunmak, nefes almak gibi...
sana dokunmak, tüm kelimeleri yakmak gibi...
sana dokunmak, tüm insanları affetmek gibi...
sana dokunmak, hayatı temize geçmek gibi...
sana dokunmak, ölüme inat yaşamak gibi...
--spoiler--
repliğiyle birçok kişinin yüreğinde yer edinmiş film...

plazmanın üstündeki dantel

üzgün birine hiç dayanamayan, temiz, saf kalpli bir insandır. dobra ve özü sözü birdir; ama bu dobralığı sizi kırmaz, ,incitmez. değeri hiçbişeye bedel değildir. çünkü böyle bir dost sayılıdır, bulunmaz. anlatılmaz yaşanır. çok ince düşüncelidir. böyle bir dostunuz varsa şans sizi hiç terketmez, kuşlar sürekli tepenizdedir ve şans boncuğu atarlar. şaka bir yana gerçekten şanslısınızdır. size değer vermesi gerçekten insanı mutlu eder ve bu değeri iyi bilmeniz gerekir. ve ona değer verin , bunu hakediyor.

sözlük yazarlarının itirafları

yaşamım puzzle gibi. puzzle yapmayı seviyorum ve belki de bundandır parçaları yerine doğru oturtmam. her zaman bir yerden başlamak gerek, aynı puzzle yaparken olduğu gibi önce çerçeveyi çıkartırsın sonra içine geçersin. başlarım amaca doğru ilerlemeye, yavaş yavaş bulurum parçaları önce çerçevesini çizerim, sonra içine geçerim. bazen kandırıldığım, kullanıldığım, boşlukta olduğum ya da üzüldüğüm olur tabiki hayatta. bu puzzle yaparken de böyledir; başlarsınız, parçaları bulursunuz, bir parçayı bulamaz ve çevresini doldurmaya başlarsınız, üzülürsünüz, sinirlenirsiniz, sıkılırsınız ama öyle bir zaman gelir ki bütün resim biter ve sadece o parça kalır. resimin ana parçası, hayatınızın dönüm noktası gibi. bu herşey olabilir; kullanıldığınız, kandırıldığınız, kırıldığınız, üzüldüğünüz, boşlukta olduğunuz...herşey.. ama doğru kullanırsanız o parçayı son parça olarak keyifle yerine oturtmak gibi, hayatınızdaki bu olumsuzlukları da bu boşluğu doldurarak kaldırırsınız.
ve ilk defa puzzle gibi yaşamaktan nefret ettim. lanet olsun sözlük, lanet olsun -ki ilk defa sana böyle "sözlük" diyerek yazıyorum- yine parçaları doğru oturttum, yine biliyorum dedim, yine tahmin ettim ama olmaz dedim sen bunu düşünemezsin dedim, ama bu düşündüğüm bile doğru çıktı, başından beri biliyordum sözlük. başından beri kendimi kandırdım olmaz dedim, oldu. puzzle, farklı bir resim çıkardı karşıma, resimde bir parça eksikti, resmen kullanıldığımı anlatıyordu, kırgınlığımı ve gözyaşlarımı anlatıyordu sözlük. işte o parça sözlük, o bütün resmin ortasında kalan parçayı bulamıyorum, bütün olumsuzlukları kaldıracak parçayı bulamıyorum. ve birşeyleri tahmin etmekten, birşeyleri bilmekten, ilk defa bu kadar iğrendim, nefret ettim. ve korkuyorum...

farid farjad

dünyanın en iyi keman virtüözlerinden biri ve "Kemanı ağlatan adam" olarak bilinen müzisyendir. 1989 da 2 albüm, 1990, 1997 ve 2007 de çıkardığı 5 albümü vardır. bütün albümler anroozha serisi olarak geçer. 5 albümü birden dinlettirecek keyif ve güzelliktedir müzikler. bütün müzikleri tavsiye edilir. özellikle anroozha 1997 albümündeki beyaad giti şarkısı mükemmeldir.

seni özlüyorum

28 Mayıs 2011 tarihli Veyis Ateş köşe yazısıdır.
link:http://www.internethaber.com/seni-ozluyorum-11563y.htm

öyle bir geçer zaman ki

34. bölüm, osman'dan;
"hayatım boyunca sınırları aşmamam gerektiği öğretildi bana. kimileri iyi niyetle özendirerek, kimileri kötü niyetle yasaklandırarak yaptılar bunu. önceden çizilmiş resimlerin içlerini boyamamı istediler. çizgilerden taşmadan, sınırları aşmadan. oysa renk renk boyalarım vardı benim; kırmızılarım mavilerim sarılarım yeşillerim...bir gün kırmızım yanlışlıkla çizgiden taştı, sınırları aştı, silmedim peşine takıldım o kırmızının. sonra yanına maviyi koydum, sonra yeşili sonra diğerlerini...o günden sonra içinde önceden çizilmiş resimlerin bulunduğu boyama kitaplarının yüzüne bakmadım. boş, beyaz kağıtların üzerine kendi çizgilerimi çizdim renk renk, canımın istediği gibi boyadım. çizgileri aştım.. hayattaki en zevkli şey çizgileri aşmak ve dünyayı kendi renklerine boyamaktır. bunu ben keşfettim."

dertlerini ver bana

selçuk balcı'nın yeni albümünden kendisine ait bir bestedir. sözleri;
"dumanliyim dumanli,
dağların başı gibi, ooy
yosun tutti yureğum,
derenun taşi gibi..
verane(virane) kalsun dağlar,
dereler çağlamasun, ooy
dertleruni ver bana,
gözlerun ağlamasun.."

iz bırakan kitap cümleleri

--spoiler--
eğer, bütün bunların sadece birer tesadüf olduğunu düşünüyorsan, hemen gidebilirsin. hayatlarımıza devam eder ve her şeyi unuturuz. hayır, yalan söylemeyeceğim! ben hayatıma devam edemem ve hiçbir şeyi unutamam!
diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? haklısın. belki de çok az... o zaman şöyle demeliyim: seni az tanıyorum... az... sen de fark ettin mi? az dediğin, küçücük bir kelime. sadece a ve z. sadece iki harf. ama aralarında koca bir alfabe var. o alfabeyle yazılmış binlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harf arasında. biri başlangıç, diğeri son. ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. yan yana gelip de birlikte okunmak için. aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. senin ve benim gibi... bu yüzden, belki de az çoktan fazladır. belki de az, hayat ve ölüm kadardır! belki de, seni az tanıyorum, demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. belki de az, her şey demektir. ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir..
--spoiler--
(bkz: hakan günday-az)

en sevilen abur cuburlar

(bkz: pringles)

günü en iyi anlatan şarkı

(bkz: mehmet günsür-eylül akşamı)